Sayfalar

31 Mayıs 2013 Cuma

Barselona Seviliyorsun !


La Rambla
Park Guel
İspanya'dan Türkiye'ye döneli iki haftadan fazla oldu. Benim için çok güzel bir geziydi. Barselona'yı 2. ziyaretimdi. Daha önce başka bir yabancı ülkeyi ziyaret etmedim , aktarmalı uçuşlarımda ki o harika alman havaalanlarını saymazsak. Fakat yine de biliyorum Barselona çok ayrı bir yer, sanki büyülü bir ortam.
İlk olarak İspanyol ve Katalanlar harika insanlar, kibar , sıcakkanlı ve komikler. İspanya'da en çok kullandığım sözler 'Az ispanyolca biliyorum' manasına gelen 'hablo un poco espanol' oldu. Benim aksime onlar 'Hablo mucho espanol'. İspanyollar ve Katalanlar konuşmaya bayılıyorlar ve sanki her an heyecanlı bir olay anlatır gibi ve gerçekten yüksek sesle konuşuyorlar. Bu pisti dönüşü uzun bir günden sonra yorucu gelsede onların enerjilerine bayılıyorum. Yaşamayı seviyorlar, bu saçma gelebilir ama orada gerçekten nefes aldığınızı hissediyorsunuz.
Port Vell
Ben 20 milyonluk İstanbul'da yaşıyorum ve 20 Milyondan sonra 2 milyonluk Barselona insana cennet gibi geliyor. Tabi ki etrafta çok fazla da turist var ama bu cennet havasını bozmuyor. İstanbul'da ki bütün telaşın ardından Barselona bütün stresimi,endişilerimi aldı götürdü. Eminim orada ki insanların da dertleri, problemleri vardır fakat Onlar bunun günlük hayatlarını bozmasına izin vermiyor.
La Boqueria
 Geçen sene Barselona'ya Çarşamba varmıştım o yüzden GP'den gezecek vakit pek kalmamıştı. Ama bu sene Barselona'da bir turistin yapabileceği her şeyi yaptım sayılır. İstanbul zaten tarihi bir şehir ama Barselona tarih, sanat ve eğlenceyi bir araya getiriyor. Gittiğim her yere bayıdım. Gaudi'nin işleri beni kendine hayran bıraktı. Tabi 'La Boqueria'dan bahsetmezsem olmaz. La Rambla'da bir pazar ama bence dünya'da ki en harika yerlerden. Kendimi orada ki katalan çikolataları, şekerlemelere ve meyvelere kaptırdım. Sanki başka bir dünya gibiydi. Orada yediğim bir kaç çilekten sonra mutluluktan uçuyordum.
  Annem İzmir'li yada İspanyolların değişi ile 'Esmirna'lı. İzmir'e bayılıyorum ve Barselona bana orayı, evimi hatırlatıyor. Barselona'da ki tek eksik yeterli sayıda palmiyeler sanırım. İzmirliler gibi Barselonalılar da yaşamayı seviyor.
 Barselona herkesin Paris, NY yada Londra gibi ziyaret etmek isteyeceği bir şehir. Böyle bir şehir Grand Prix düzenleyince tabi ki benim gibi bir taraftar için cennet oluyor. Hem şehrin hem yarışın tadını çıkarabiliyorsunuz.
 Geçen sene Circut de Catalunya'da çaylak yılımdı fakat bu sene her şey daha pürüzsüzdü. Ben bile daha rahattım giderken. Sanırım ilk seferler her zaman daha özel ve biraz da ürkütücü oluyor. Pist biraz uzak olsa da trenlerle pistin bulunduğu Montmelo'ya ulaşabiliyorsunuz.
 Geçen seneye göre bir kaç değişiklik vardı pistte. Hava berbattı tabi İspanya standartlarına göre. Yağmur bile yağdı fakat garip bir şekilde yağmurları bile sıcak.
 Bu sene çok fazla Alonso taraftarı vardı. Bu kulağa garip gelebilir ama geçen sene benim bulunduğum ana tribünde bolca ingiliz, Mclaren taraftarı vardı. Alonso'nun evinde beklediğiniz manzara bu olmuyor tabi. Fakat bu sene bolca Ferrari7 Alonso taraftarı vardı. Pistte sunum yapan sunucu bile fanları ateşlendirmek için 'Alooonsooo' şarkısını söylüyordu. Tabi birde Alonso ilk sırayı aldığı her seansta 'pirmeroooo' diye deli gibi bağrınıyordu. Ben Vettel'i desteklesemde bundan eğlendim. İspanya'da olması gereken bu zaten fazlaca Alonso taraftarı. Raikkonen'de ciddi anlamda taraftarı olduğunu söylememe gerek yok herhalde Pitbull'un deyimiyle kendisi tam bir 'Mr.Worldwide'
 Bazı taraftarlar 'Seb fanı' olduğum için benle uğraştı ama bu eğlenceliydi. Ayrıca Seb'i ispanyolca savunmak benim için yeni bir deneyim oldu. Sonuç olarak zaten bu F1 ve F1 taraftarı genelde saygılı ve kibar. Alonso fanları ile çok eğlendim ama yine de zafer geldiğinde Alonso'dan  da taraftarından da daha fazlasını beklerdim.
Seb receiving my 'Teddy Bear' Gift
  Tabi Bay Vettel ile yine görüştüm. Her zaman olduğu gibi beni yine hatırladı. Sanırım çoğu takım elemanı da beni tanıyor artık. Tabi o kadar konuşunca beni hatırlamaları normal sayılır. Seb her zaman ki gibi inanılmaz kibardı, bana yine Türkçe teşekkür etti. O kadar insan bile bana fazla ilgi göstermesine engel olmadı. O'nun bu kadar kibar olması ve beni hatırlamasına her zaman müteşşekirim. İmza seansı için çıktığında suratı düşüktü ve ben tabi 'laneet ne oldu' oldum ama sanırım O'nu mutlu etmeyi başardım. Belki de aracın haftasonu kötü olacağını biliyordu ve biraz üzgündü bu yüzden.

 Ayrıca takıma türk lokumu hediye ettim. Umarım sevmişlerdir. Bunu çok fazla kez söylemiş olabilirim ama Red Bull Racing gerçekten de şu devrede ki en iyi ekip. Çoğunu tanıyorum ismen olmasa bile ve başarıları bu istikrardan kaynaklanıyor. Nerdeyse senelerdir aynı insanlarla çalışıyorlar ve herkes hayatından çok memnun gözüküyor. Tabi her zaman pitte çalan müziği unutmayalım. O müzik Seb gelene kadar keyfimi yerinde tutuyor. 
  Bu sene başka bir değişim satış alanıydı. Geçen sene deliler gibi alışveriş yapmıştım ama bu sene çok fazla değişik ürün yoktu. Anneme göre zaten herşeyim olduğu için bir şey bulamamışım ama yeni Seb tshirtü bile yoktu. Hatta 'V3TTEL'i şampiyonluk tshirtü bile yoktu. O an internetten aldığıma gerçekten şükrettim.

  Yine Barselona'da harika zaman geçirdim hatta şimdiden özledim bile. Gerçekten eğitimime İspanya'da devam etmek isterim. Bizim gibi sıcakanlı, misafirpervler ama bizim bir üst versyonumuz gibiler tabi birde hayattan zevk alarak yaşıyorlar. Belki de bu özellikleri Akdeniz getiriyordur. Daha iyi,daha güzel ve daha fazla anılarla Barselona'ya ve F1 pistine dönmek için sabırsızlanıyorum.


Yine başka pilotlarda tanıştım, bir kısmı burada :





Ve tabi birde RBR'den tanışmayı çok istediğim takım elemanları :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder