Son zamanların en uzun ve en saçma 'aptal sezonu' bitirmek üzereyiz. Eski-yeni takım demeden, anlaşması var yok demeden nerede ise bütün gridin ismi bir şekilde bu sezon ki pilot pazarında yer buldu.
Pilot pazarının hareketli olduğu, transferlerin konuşulduğu bu dönem genelde Macaristan GP öncesi başlayıp, İtalya GP'de biterdi. Tabi ki böyle bir resmi tarih yada dönem olmasa da genelde sistem bu şekilde işlerdi.
Formula 1 basını ve izleyicileri sezon arasını boş geçirmesin, sitelerde haber olsun, bişiler yazılsın çizilsin derken geçer giderdi. Fakat bu sezon hem süreç uzun sürdü, hemde nerede ise ismi geçmeyen pilot- takım kalmadı.
Tabi ki bu seferde başrolde son zamanların vazgeçilmez ismi Raikkonen vardı. WRC'de yarıştığı süreçte bile F1 pilot pazarında adı geçen Buzadam bu sefer de pazarın kilit noktasıydı. Herkes O'ndan gelecek haberi beklerken O sorulardan kaçmaya devam etti. Red Bull'a gitti gidecek derken, bir anda eski takımı Ferrari'de bulduk Raikkonen'i. Basına verdiği demeçlerden midir, yoksa gittiği her takıma geniş bir fan kitlesi ve ayrı bir hareket getirdiğinden midir bilinmez Raikkonen her zaman bu dönemlerde adı geçecek isimlerden.
Uzun süre eski sponsoru Red Bull'a adı geçen Finli pilotun Ricciardo'nun Red Bull Racing'le antlaşması ile eski takımı Ferrari ile anılması bir oldu. Red Bull Ricciardo hamlesi ile hem genç pilot akedemisine ihanet etmedi hemde Seb'in bilindik ortamını korudu. Raikkonen tam bir sponsor mıknatısı ve inanılmaz bir pilot olsa da, Raikkonen konusunda ısrar eden Horner Helmut Marko'yu bir türlü ikna edemedi. Red Bull takım olarak 2009'u da katarsak yaklaşık 5 senedir zaten şampiyon bir kombinasyona sahip. Bu kombinasyonu bozmanın bir anlamı yoktu. 4. Şampiyonluğuna adım adım giden Vettel'i 2014 gibi kuralların değiştiği belirsiz bir sezon da Raikkonen'le baş başa bırakmak herşeyi tepetaklak edebilirdi. Raikkonen ve Vettel ne kadar iyi arkadaş olsalarda, Alman pilotun alabileceği puanlar Raikkonen'in engellemesi Ricciardo'yu çok daha gerçekçi bir ihtimal haline getirdi ve kendisi ile anlaşıldı. Raikkonen'in istediği ücretin de Ricciardo'nunkinden oldukça fazla olması da tabi kararı etkiledi. Birde üstüne fazlaca similasyon süresi isteyen Red Bull'a fin pilotun kesinlikle similasyon istemediğini belirtmesi Marko'yu bu fikirden iyice uzaklaştırdı.
Red Bull bu yeni ikilisi ile hem Avustralya'lıları kırmadı hemde şampiyona makinası Vettel'in sevdiği ortamı korumaya devam etti. Tabi birde aynı Vettel gibi genç pilot akedemisinden yetişen Ricciardo'ya hak ettiği şans verilmiş oldu.
Ayrıca Red Bull kısa süreli F1 tarihinde zaten takıma büyük bir pilot almadı, genç bir pilotu alıp bir süperstar haline getirdiler. Webber- Vettel ikilisini bile kontrol edemeyen Red Bull, iki egolu şampiyonu takımda nasıl tutardı bu da bir soru işaretiydi.
Lotus'un deneyimsizliği ve ortalama aracı Raikkonen'ın zaten burnundan getirmişti. Red Bull'da olmayınca bütün oklar Ferrari'ye yöneldi. Beklenen açıklama geç de olsa İtalya GP sonrası geldi. Şahlanan At son şampiyonlarını geri alıyordu. Raikkonen yarım kalan işini bitirmeye dönüyordu. Ne kadar 'buzadam' dense de 2009 Raikkonen'i ister istemez incitmişti. 'Emekli' olmayı düşündüğünüz bir takımdan üstelik bu kadar yetenekli bir pilotken anlaşmasının fes edilip takımdan gönderilmesi Raikkonen'in bile 'umursamaz' takılamayacağı bir durumdu.
O dönemde araçların da ki düşüş, takımın Ferrari şartlarına göre başarısızlıklarının faturası Raikkonen'e kesilmiş gibi oldu. Daha doğrusu Raikkonen'in 'buz adamlığına' kesildi. Fakat Raikkonen hep böyle bir adamdı ne Ferrari'de değişti ne başka bi yerde. Ferrari'nin Raikkonen'i değiştirme arzusu, 2. Schumacher gibi beklentisi bu ilişkiyi kopma noktasına getirdi. Umutlarını takımı yönetebileceklerini inandıkları Alonso'ya bağladılar ki Alonso yönetim konusunda hiç bir zaman sorun yaşamadı, fakat buna rağmen araç yine de daha iyi bir noktaya taşınamadı. 'Limonata' satıcısı dedikleri Red Bull'un performansına, istikrarına ve takım ruhuna Ferrari yaklaşamadı bile.
Raikkonen'in takıma geri dönmesi bir imdat çağrısı gibi oldu. 3 sene sonra hala istediğini elde edemeyen Alonso'nun bıkması ile takım ile arada çıkan çatışmalara bir mesaj gibi geldi. Ferrari bu hamleyle 'Biz istediğimiz an istediğimiz adamı bu takıma alırız' dedi.” Gerekirse 2 şampiyonu da bir arada yarıştırırız” diyecek noktaya geldi takım.
Raikkonen ve Alonso çok farklı kişilikler olsalarda pilot olarak ikisi de döneminin efsaneleri arasında. Ferrari'nin sorunu pilotlardan çok yönetimde, hemde pit duvarı yönetimi değil, en baştaki yönetiminde. Takım artık Montezemolo'nun 'sadece ben bilirim, ben yaparım' sistemiyle yürüyemiyor. Domenicali'de bir Todt yada Brawn değil ama tek sorun teknik patronda değil. Ferrari yeniden köklerine dönüp, bazı noktalarda hatalar yapabildiğini farkına varmalı.
Raikkonen-Alonso ikilisine gelirsek, seneye her yaptıkları olay olacaktır, bu kesin. Fakat bir 2007 Mclaren vakası daha yaşanmaz. Hem Alonso o yıllardan ders aldı, hemde Raikkonen'le tartışmak bir duvarla tartışmakla eşdeğer bir durum. Bu da sadece Alonso'yu yıpratır. Alonso politik yönünü kullanıp akıllı davranacaktır.
Ferrari'nin şu an en büyük sorumluluğu taraftarına karşı olacak. 2014 kural değişiklikleri rekabetçi bir araç yapmak için en iyi fırsat. Padok'un en fazla fan kitlesi olan takımı olması yanında en fazla taraftarı olan 2 pilotu aynı çatı altında bulunduracaklar.
Ferrari'de 3 senedir şampiyonluk isteyen Alonso ve Ferrari'nin en son şampiyonun dönüşü bakalım bize bir rüya takım mı yoksa Bermuda Şeytan Üçgeni verecek hep beraber zevk ile izleyeceğiz.
Pilot pazarının hareketli olduğu, transferlerin konuşulduğu bu dönem genelde Macaristan GP öncesi başlayıp, İtalya GP'de biterdi. Tabi ki böyle bir resmi tarih yada dönem olmasa da genelde sistem bu şekilde işlerdi.
Formula 1 basını ve izleyicileri sezon arasını boş geçirmesin, sitelerde haber olsun, bişiler yazılsın çizilsin derken geçer giderdi. Fakat bu sezon hem süreç uzun sürdü, hemde nerede ise ismi geçmeyen pilot- takım kalmadı.
Tabi ki bu seferde başrolde son zamanların vazgeçilmez ismi Raikkonen vardı. WRC'de yarıştığı süreçte bile F1 pilot pazarında adı geçen Buzadam bu sefer de pazarın kilit noktasıydı. Herkes O'ndan gelecek haberi beklerken O sorulardan kaçmaya devam etti. Red Bull'a gitti gidecek derken, bir anda eski takımı Ferrari'de bulduk Raikkonen'i. Basına verdiği demeçlerden midir, yoksa gittiği her takıma geniş bir fan kitlesi ve ayrı bir hareket getirdiğinden midir bilinmez Raikkonen her zaman bu dönemlerde adı geçecek isimlerden.
Uzun süre eski sponsoru Red Bull'a adı geçen Finli pilotun Ricciardo'nun Red Bull Racing'le antlaşması ile eski takımı Ferrari ile anılması bir oldu. Red Bull Ricciardo hamlesi ile hem genç pilot akedemisine ihanet etmedi hemde Seb'in bilindik ortamını korudu. Raikkonen tam bir sponsor mıknatısı ve inanılmaz bir pilot olsa da, Raikkonen konusunda ısrar eden Horner Helmut Marko'yu bir türlü ikna edemedi. Red Bull takım olarak 2009'u da katarsak yaklaşık 5 senedir zaten şampiyon bir kombinasyona sahip. Bu kombinasyonu bozmanın bir anlamı yoktu. 4. Şampiyonluğuna adım adım giden Vettel'i 2014 gibi kuralların değiştiği belirsiz bir sezon da Raikkonen'le baş başa bırakmak herşeyi tepetaklak edebilirdi. Raikkonen ve Vettel ne kadar iyi arkadaş olsalarda, Alman pilotun alabileceği puanlar Raikkonen'in engellemesi Ricciardo'yu çok daha gerçekçi bir ihtimal haline getirdi ve kendisi ile anlaşıldı. Raikkonen'in istediği ücretin de Ricciardo'nunkinden oldukça fazla olması da tabi kararı etkiledi. Birde üstüne fazlaca similasyon süresi isteyen Red Bull'a fin pilotun kesinlikle similasyon istemediğini belirtmesi Marko'yu bu fikirden iyice uzaklaştırdı.
Red Bull bu yeni ikilisi ile hem Avustralya'lıları kırmadı hemde şampiyona makinası Vettel'in sevdiği ortamı korumaya devam etti. Tabi birde aynı Vettel gibi genç pilot akedemisinden yetişen Ricciardo'ya hak ettiği şans verilmiş oldu.
Ayrıca Red Bull kısa süreli F1 tarihinde zaten takıma büyük bir pilot almadı, genç bir pilotu alıp bir süperstar haline getirdiler. Webber- Vettel ikilisini bile kontrol edemeyen Red Bull, iki egolu şampiyonu takımda nasıl tutardı bu da bir soru işaretiydi.
Lotus'un deneyimsizliği ve ortalama aracı Raikkonen'ın zaten burnundan getirmişti. Red Bull'da olmayınca bütün oklar Ferrari'ye yöneldi. Beklenen açıklama geç de olsa İtalya GP sonrası geldi. Şahlanan At son şampiyonlarını geri alıyordu. Raikkonen yarım kalan işini bitirmeye dönüyordu. Ne kadar 'buzadam' dense de 2009 Raikkonen'i ister istemez incitmişti. 'Emekli' olmayı düşündüğünüz bir takımdan üstelik bu kadar yetenekli bir pilotken anlaşmasının fes edilip takımdan gönderilmesi Raikkonen'in bile 'umursamaz' takılamayacağı bir durumdu.
O dönemde araçların da ki düşüş, takımın Ferrari şartlarına göre başarısızlıklarının faturası Raikkonen'e kesilmiş gibi oldu. Daha doğrusu Raikkonen'in 'buz adamlığına' kesildi. Fakat Raikkonen hep böyle bir adamdı ne Ferrari'de değişti ne başka bi yerde. Ferrari'nin Raikkonen'i değiştirme arzusu, 2. Schumacher gibi beklentisi bu ilişkiyi kopma noktasına getirdi. Umutlarını takımı yönetebileceklerini inandıkları Alonso'ya bağladılar ki Alonso yönetim konusunda hiç bir zaman sorun yaşamadı, fakat buna rağmen araç yine de daha iyi bir noktaya taşınamadı. 'Limonata' satıcısı dedikleri Red Bull'un performansına, istikrarına ve takım ruhuna Ferrari yaklaşamadı bile.
Raikkonen'in takıma geri dönmesi bir imdat çağrısı gibi oldu. 3 sene sonra hala istediğini elde edemeyen Alonso'nun bıkması ile takım ile arada çıkan çatışmalara bir mesaj gibi geldi. Ferrari bu hamleyle 'Biz istediğimiz an istediğimiz adamı bu takıma alırız' dedi.” Gerekirse 2 şampiyonu da bir arada yarıştırırız” diyecek noktaya geldi takım.
Raikkonen ve Alonso çok farklı kişilikler olsalarda pilot olarak ikisi de döneminin efsaneleri arasında. Ferrari'nin sorunu pilotlardan çok yönetimde, hemde pit duvarı yönetimi değil, en baştaki yönetiminde. Takım artık Montezemolo'nun 'sadece ben bilirim, ben yaparım' sistemiyle yürüyemiyor. Domenicali'de bir Todt yada Brawn değil ama tek sorun teknik patronda değil. Ferrari yeniden köklerine dönüp, bazı noktalarda hatalar yapabildiğini farkına varmalı.
Raikkonen-Alonso ikilisine gelirsek, seneye her yaptıkları olay olacaktır, bu kesin. Fakat bir 2007 Mclaren vakası daha yaşanmaz. Hem Alonso o yıllardan ders aldı, hemde Raikkonen'le tartışmak bir duvarla tartışmakla eşdeğer bir durum. Bu da sadece Alonso'yu yıpratır. Alonso politik yönünü kullanıp akıllı davranacaktır.
Ferrari'nin şu an en büyük sorumluluğu taraftarına karşı olacak. 2014 kural değişiklikleri rekabetçi bir araç yapmak için en iyi fırsat. Padok'un en fazla fan kitlesi olan takımı olması yanında en fazla taraftarı olan 2 pilotu aynı çatı altında bulunduracaklar.
Ferrari'de 3 senedir şampiyonluk isteyen Alonso ve Ferrari'nin en son şampiyonun dönüşü bakalım bize bir rüya takım mı yoksa Bermuda Şeytan Üçgeni verecek hep beraber zevk ile izleyeceğiz.
Ferrari'de 3 senedir şampiyonluk isteyen Alonso ve Ferrari'nin en son şampiyonun dönüşü bakalım bize bir rüya takım mı yoksa Bermuda Şeytan Üçgeni verecek hep beraber zevk ile izleyeceğiz.