Sayfalar

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Dream to Idea,Idea to Reality -Barcelona

Every F1 fan would love to attend a GP,i could have this chance for a 6 times in İstanbul Park.But since it's my home Grand Prix,i also always wanted to visit another GP in these years.So i've been searching races that i can attend since 2008.I've been to lots of Tour agencies and official websites of circuits.Try to find a best possible way to go another GP but Turkish GP.When it came to time that i learned there will be no Turkish GP in 2012,i was sure that must go to some GP.Because i did know that i can not handle a year without a engine sound. 

So then we thought about going Tests in Catalunya to see the cars first.But they are just 'tests' nothing closer to a GP weekened.Going a 'Spanish GP' idea poped up into my mind at those days.Just after season ends in November,resarvations were done.Hardest but the most excited waiting of my life has begun at that time. 

Just after a one year than last day of Turkish GP,we landed to Barcelona.That moment my dream became true.

6 days in Barcelona were perfect from the very first moment we jump into the plane at İstanbul till we've got back to İstanbul.Obviously our motto for the weeken was 'We Are Coming From Turkey.'I used this card so much in Barcelona but better part was some drivers knew that we are coming from Turkey even if we did not say them.

As you can easily understand from the name of my blog,I just love İstanbul Park,it's like my second home.I've had such memories in there but Spanish GP 2012 beat them all .It's such a shame to say for me but i was more relaxed in Spain and everything was more easy going.Maybe it was because i just get used to being in GP and meeting drivers.I dont know excat reason but it was flawless in Barcelona.
 Only problem for me there was all those 'FC Barcelona Botigas',as a Madrid fan hard to handle with them but still i managed to find Madrid merchandises.

 People in Barcelona were amazingly kind to us.Whenever we lost or we need information,someone was there to help us.But fans werent so hardcore as i thought they would be.So it was kind shock for me.There were much more older fans than us in Catalunya.More likely spanish,german and british fans were there.Only some Alonso fans were so much fan and were real deal fans.
 Montmelo where the circuit sited is such a nice place.It's like a little F1 village.Even though we needed to all that way from Montmelo train station to circuit,it was fun to walk thourgh Montmelo.Also GrandStand is looking a bit old and small from photos but i enjoyed a lot to be there.It designed for fans in anyway,grid and pits are so close to Grandstand i mean at least it is much more closer than İstanbul Park. 

I had so much unforgetable memories in there.Also it was great to witness a driver to win his very first win.So Felicidades to Maldonado :) 

And also fingers crossed for all to have such GP like i had.

¡Adios!

Hayalden fikre, fikir'den gerçeğe - Barcelona


F1'i biraz seven herkes herhalde bir GP’ye katılmak ister. Kendi ülkemizde GP’ye gitme gururunu şimdilik kaybetsek de, kendi ülkemizde olmak, bayrağının dalgalandığını görmek özellikle bizim gibi pilotu olmayan bir ülke için en gurur verici anlardı.
Fakat herkesin de aklında, kenarda, köşede bir yurtdışında GP izlesem vardır. Tabi ki durum benim için de farklı değildi. 2008’den itibaren ise gidilebilecek GP’ler ve fiyatlarına bakmaya başladım. Gezmediğim tur şirketi, girmediğim pist sitesi kalmamıştır herhalde.
Türkiye GP’sinin 2012 takviminde olmadığını öğrendiğim anda ise, kesinlikle 2012’de bir GP’ye gitmem gerektiğini biliyordum. Canlı yarış izlemeden bir sezon geçiremezdim. Sonuçta 2006 yılından itibaren İstanbul Park’a her sene gitmiştim. Senede bir kere bile olsa canlı izleme şansım oluyordu.
Test sürüşlerine gitmeyi düşünürken birden - testler bir ‘alex değil’ - dedim ve hadi İspanya GP’sine gidelim fikri ortaya çıktı. Kasım ayında, sezon biter bitmez, rezarvasyonlarımız tamamdı. Bize sadece beklemek kalmıştı. Hayatımın en zor ama en heyecanlı bekleyişlerinden biriydi.
İstanbul Park’ı, GP’den sonra terk etmemizden tam 1 sene sonra Barcelona’ya varmıştık. Barcelona’ya ayak bastığımız an hayallerim gerçekleşmişti.
İstanbul’dan uçağa bindiğimiz andan tekrar İstanbul’a indiğimiz ana kadar her şey mükemmel geçmişti. İstanbul’da bile yakalayamadığımız insanlarla orada tanıştım. Tabi ki haftanın mottosu ‘Türkiye’den geliyoruz.’du.
Görüp de bunu söylemediğim bir pilot veya takım çalışanı bile olmadı herhalde. Tabi işin güzel yani bazı pilotların daha biz söylemeden Türkiye’den geldiğimizi bilmesiydi.
Bildiğiniz üzere pistten yarış, TV’de olduğu gibi takip edilemiyor. O nedenle ben bu yazımda daha çok İstanbul Park ile Circuit de Catalunya arasında ki farkları size aktarmaya çalışacağım.
Pistimize aşık bir insanım ve orası benim 2. evim gibi. Fakat Katalanlar bu GP işini kesinlikle çözmüş. İstanbul Park pist olarak da tesis olarak da çok daha güzel bir mekan olmasına rağmen, biz ne olan fanlara yeterli değeri gösterebildik ne de yeni fanlar üretebildik.
Bunun için kimseyi suçlamıyorum. Spor kültürü futboldan ibaret bir ülke olduğumuz düşünülürse bu çok normaldi. Barcelona’da geçirdiğim 6 gün içinde 5 günde piste gittim. Pistin tek eksiği ulaşımdı, o da tam anlamıyla bir  eksik bile değildi. Bizim İETT’nin düzenlediği özel İstanbul Park turlarının değeri burada kesinlikle bilinmiyor.
Otelimizin bulunduğu bölgeden piste gitmek için, önce otobüse daha sonra trene binmemize rağmen, piste ulaşamıyorduk. Birde üstüne yarım saatlik bir yol yürüyorduk. Gerçi çok da zorlandık diyemem, yolu bir kere öğrenince gözünüzde çok büyümüyor ama yine de İstanbul’da ki tek otobüs rahatlığı yoktu.
Ancak özel turlarla tek otobüsle gidebiliyordunuz, onlar için de rezarvasyon yapılması gerekiyordu. İstanbul’daki onca kolaylığa rağmen  Türkiye GP zamanı insanlarımızın pist çok uzak gibi şikayetleri oradayken daha da komik geldi açıkçası.
İspanyollara değinirsem, gerçi biz tabi Katalan bölgesindeydik ama pistte bolca İspanyolda vardı. Müthiş kibar ve yardımsever insanlar. Hiçbir aceleleri yok. Birinden yardım isteyince, yol sorunca siz işinizi halledene kadar sizi yalnız bırakmıyorlar. Size çözüm bulamayınca, yardımcı olamayınca kendilerini suçlu hissediyorlar resmen.
Ayrıca pistte de baya ilgi çektik. İspanyol, Fransız sananlar olsa da Türk olduğumuzu öğrenince herkes GP’imize üzüldüğünü söyledi.
 İnsan olarak çok iyi olsalar da F1 taraftarı olarak, çok beklentilerimin altına bir kitle vardı. Tabi Alonso’nun tribüne yakın olsak işler farklı olabilirdi belki. Çünkü pitlane’de gördüğümüz Alonso’cu kitle oldukça eğlenceliydi. Fakat onların dışında belli bir yaş ortalamasının üstündeydi fanlar. Ailesini alan yarışa gelmişti.
Avrupa’da F1 kesinlikle bir kültür ama yine de yaş ortalamasına bakarsak Bernie’nin niye Asya’ya açılmaya çalıştığını anlamak zor değil. Avrupa’nın ilk yarışı olmasıda Alman ve İngiliz taraftar sayısını epeyce arttırmıştı. Tabi birde Türkiye GP’si olmayınca İspanya’ya gelen çok Rus fan vardı. Hatta bazıları Türkiye GP’sinden kalan şapkalar takmıştı.
Hamilton’a daha önce testlerde yapılan ırkçılığın ise sadece küçük bir grup tarafından yapılan terbiyesizlik olduğuna emin oldum. Hamilton polü aldığı anda bütün ana tribün ayakta alkışlıyordu. Hatta nerdeyse Alonso’ya daha kötü davranılıyor bile diyebilirim. Pilotların geçişinde Katalan Pedro’nun Alonso’dan çok daha fazla alkış almasını buna örnek gösterebilirim. Bunlar tabi çok büyütülecek olaylar değil sonuçta önemli olan Maldonado kazandığı zaman bütün  pistin ayakta alkışlamasıydı.
Beni en çok üzen olay ise İspanya’da kendi ülkemden çok daha rahat hareket etmemdi. Orada güvenlik vardı ama ne imza gününde ne giriş çıkışlarda, itip kakılma oldu nede bir saygısızlık.
Pistin olduğu bölge Montmelo tamamen F1 taraftarları için biçilmiş kaftandı. Piste gitmek için yürüdüğünüz yolda bile takımların resmi ürünlerinin satıldığı standlar, F1 reklamları vardı. Resmen F1 köyü olmuştu orası. Pist yemyeşildi, hava sıcak olsa bile, ağaçlık alanların oraya konulan masalarla fanlara kolaylık sağlanmıştı.
  Tabi her tribünün arkasında olan satış alanları da çok hoştu. Hem ana satış alanı çok kalabalık olmuyordu hem de diğer tribünlerin antreman aralarını yolda geçirmelerine gerek kalmıyordu. Birde benim en çok sevdiğim kısım pistede ki resmi ‘Circuit de Catalunya’ ürünlerinin satıldığı stantdı. Açıkçası hep İstanbul Park’da böyle bir yer olmasını isterdim. İstanbul Park’ı bir marka gibi ele alamadığımız burdan da belli oluyor.
  Ana tribün ise beklentilerimin çok üstünde çıktı. Resimlerden çok küçük gözükse de çok rahattı. Griddin darlığı ve tribünün piste yakınlığı ise pitleri çok daha rahat görmemizi sağlıyordu. Yanlız paddock binaları bizim kadar ihtişamlı gözükmüyordu, bu bir gerçek.
 Diğer GP’leri görmedim ama İspanya GP’si bir F1’ci cenneti, hem de sanıldığının aksine sırf Alonso’cular için değil her fan için.
 Tabi birde bunların üzerine bir pilotun ilk zaferini canlı izlemek ve pistteki bir avuç Maldonado fanının heyecanını görmek mükemmeldi. Umarım yurtdışında böyle bir GP geçirmek herkese nasip olur.
¡Adios!