Sayfalar

6 Aralık 2012 Perşembe

3. Şampiyonluk


Sebastian Vettel en genç 3 Dünya Şampiyonu. Bu ünvana artık Alman pilot da sahip. 6'sı Şampiyon 24 pilot, 12 takım, 20 yarış ve daha da fazlasının olduğu sezonu geride bıraktık.
Fakat F1 camiası için koşuşturmaca bitmedi. Özellikle Vettel için. Öncelikle Sao Paulo'da ki Raikkonen dahil bir sürü ismin katıldığı Red Bull partisinde şampiyonluğu kutladı.
Daha sonra RBR'in evi MK yani Milton Keynes'de takımla buluşma ve Mateschitz'in ve Red Bull'un evi olan Avusturya'da fanlarla gerçekleştirilen ‘Home Run'da şampiyon Abbey'si ile gösteri yaptı. Bu da yetmedi ordan tekrar İngiltere'ye dönüp Autosport ödüllerine katıldı.
Şimdi sırada İstanbul'da gerçekleşecek olan Fia Prize Giving Gala'da.Daha sonra da büyük ihtimalle doğduğu yer olan Heppenheim yada 2010'dan sonra takılan ismiyle ‘Vettelheim'da bir gösteri turu yapacaktır.

Kısacası şampiyon için işler bitmedi.İnsanlar her zaman sizden daha fazlasını bekler.Vettel şampiyonluğun tadını çıkarsada eminim aklının bir köşesinde şimdiden 2013 sezonu ve 4.şampiyonluğu düşünmeye başlamıştır.Aynı şekilde basın, taraftarlar, takım herkes bu beklenti içinde olacaktır.
Kazandıkça herşey daha kolaylaşıyor, kazanmak kolay gibi gözüküyor olsa da asıl iş tepeye çıktıktan sonra orada kalmayı başarmaktır.Vettel'in ise bu işi genç yaşına rağmen çok iyi kıvırdığı ortada.F1'de ki tam 5 sezonun 4'ünde şampiyonaya oynayıp bunun 3'ünü kazanmak hiç de kolay bir görev değildi.Tabi ki takımı, aracı da Vettel'in yanındaydı. Fakat zaten F1 bir kombinasyon işidir ve şu an RBR gridde ki en iyi kombinasyona sahip.Harika bir takım, Red Bull gibi bir sponsorun tüm desteğini çocuk yaşta arkasına alacak inanılmaz yetenkli genç bir pilot ve olağanüstü bir araç.
Red Bull'un ilk ortaya çıktığı yılda doğan bu alman çocuğun verilen bu desteği karşılıksız bırakmadığı da ortada.
Ayrıca geriden başladı hiç yorumlarına da bu sezon gerekli cevabı verdiğini düşünüyorum. Bunu Abu Dhabi ve Brezilya yarışında gösterdi.Vettel'in geriden başlamamasının sebebi buna hiç gerek duymayacak cumartesiler geçirmiş olmasıydı.Abu Dhabi'de ki müthiş yükselişi ve Brezilya'da başına gelebilecek her türlü tersliğe rağmen yeterli puanları toplaması.
İster ‘Tanrı'nın Eli' deyin ister başka bir şey fakat bana sorarsanız Pazar günü Vettel'in başına ne gelirse gelsin o şampiyonluk gelecekti.Nitekim de geldi.
3 Dünya Şampiyonu pilotun inanılmaz hırsı ve mental gücü ise pastanın üstündeki krema oldu.Gelen bütün eleştirilere, baskılara şampiyonun bulduğu çözüm kulaklarını tıkayıp, kendi işine bakmak oldu.Aynı her sıralama öncesi Abba dinlediğini öğrendiğimiz kulaklıkları gibi.
Şampiyonun en büyük şanslarından biri de bana göre O'nu etkileyebilecek diğer özel hayatı ile ilgili faktörlerin çok düzenli olmasıydı.Menajeri olmayan Vettel'in her zaman yanında olan fakat ilgi çekmeye çalışmayan Norbert Vettel ve yıllar sonra ilk defa bu şampiyonluktan sonra ekranlara bu kadar yansıyan sevgilisi Hanna Prater.Ortaokuldan beri tanıdığı Hanna yarışlara gelsede hiçbir zaman kameraların önünde olmadı.Partilere olan az ilgisi de bu anlamda Vettel'in için kesinlike bir avantaj.
Vettel söylemesi kolay ama ulaşması zor olan bir ünvana efsane bir sezon da ulaştı.Fakat bundan sonra herşey O'nun için daha da zorlaşacak.Hata payı nerdeyse kalmayacak, basının ilgisi, insanların beklentisi artacak.
En Genç 3 Dünya Şampiyonu ünvanını taşımak hiç kolay olmayacak ama Sebastian Vettel müthiş yeteneği, hırsı, mental gücü ve takımından aldığı destekle yoluna en iyi şekilde devam edecektir.

http://www.turkiyef1.com/kose/699/31/3/pinar-han/3-sampiyonluk

8 Eylül 2012 Cumartesi

Suç ve Ceza


5 haftalık uzun aradan sonra bana göre pistlerin kralı olan Spa-francorchamps’la sezona kaldığımız yerden devam ettik. Şampiyonanın hala belirsiz olduğu şu dönemde sezonu 2010 tarzı bir sezon sonuyla bitircekmişiz gibi gözüküyor. Fakat benim asıl değinmek istediğim konu son zamanlarda olan kazalar ve bunlara verilen cezalar.

F1’de yarışlarda olan olaylar ile ilgili verilen cezalar ışığında FIA, Ferrari’nin yanında yada Red Bull Racing’e daha yakınlar gibi tartışmaları duyarız her zaman; bu sebeple de bir kaza, bir temas yada bir geçiş sonucu verilen cezalarda herkesi memnun etmek zaten pek de mümkün olmamaktadır.
Sonuçta izleyiciler olaya ne kadar tarafsız baksa da herkesin öyle veya böyle daha fazla desteklediği yada kazanmasını görmek istediği bir takım ve pilot vardır. Zaten F1’i bir takıma yada pilota bağlı olmadan tutkuyla takip etmek çok zordur. Herkesi bu spora bağlayan yada bağlamış olan bir takım yada pilot vardır. Durum böyle olunca cezalara her zaman itiraz gelecek ve FIA taraflı olmakla suçlanacaktır.
Fakat son zamanlarda FIA’nın çok da doğru uygulamalar yaptığını göremiyoruz. Eski pilotların cezalara karar veren hakemlerin içinde olacağını ilk duyunca iyi bir fikir gibi gelmişti ama bu fikir kağıt üzerinde durduğu kadar iyi olmadı. Aslında bir pilottan daha fazla pilotları anlayacak biri yok gibi gözükse de uygulama da bu çok da başarılı gitmiyor. Yarış sırasında vakit varken cezalar yarış sonrasına bırakılmaya başladı.
Pilotlarda ikinci bir şansı hak etmiyor mu? Sonuçta pitten geçiş cezasını bir pilotun yarış içinde düzeltmeye şansı olabilir; fakat yarış sonrası verilen cezalardan sonra yapacak hiçbir şey kalmıyor yada verilen 20 saniye cezası ne kadar doğru? Pitde kaybedilen zamanın pistten piste değiştiğini düşünürsek; Yas Marina pistinde bu süre 22-24 saniye iken Gilles Villeneuve pistinde 15-16 saniye olabiliyor. Pilotlara her piste uygun ortalama bir süre vermek ne kadar doğru. Her piste takımlar ayrı ayarlar, farklı stratejiler uyguluyor bunu neden FIA’da yapıp kararları şartlara uygun vermesin.
Farklı bir açıdan baktığımızda ise cezalar her zaman yeterli oluyor mu? Özellikle bazı pilotlar her yarış kuralları yıkmaya devam edip başka pilotların yarışlarını rezil edip hatta canlarını tehlikeye atarken. Maldonado aldığı bütün eleştirilere ve cezalara rağmen hala aynı şeyleri yapmaya devam ediyor üstüne üstlük artık start ışıklarının bile kale alınmadığını gördük. FIA’nın buna verdiği ceza ise sadece 5 sıra cezası oldu. Tabi ayrıca Glock’a çarptığı için aldığı 5 sıra cezası ile kendisi Monza’da 10 sıra ceza aldı. Yine de Maldonado start ışıklarını bile görmezden gelirken bu 10 sıra cezası onu durdurmaya yetecek mi?
5 haftalık aradan sonra eminim Spa-francorchamps gibi bir pistteki yarış hepinize ilaç gibi gelmiştir ancak bu yarış FIA için bir uyarı olmalı ve verilecek kararlar daha iyi irdelenmelidir.

3 Eylül 2012 Pazartesi

'When Punishment Dosen't Fit The Crime'

  I've never thougt that FIA is favoring Ferrari,Mclaren or any other team.But lately i also can't think that FIA is making the right calls.
  When i first heard about a some ex,legend drivers will involve to investigations,it felt like a good idea.Because in the end they were drivers and once a driver always driver so they should be the ones who understand racing better than everyone else.But it seems like this theory does not work so smoothly in real life.
  Investigations are deciding after races even there is a time for that in race.I know races are so excited this year but stewards are there for making the decisions not for the watching races.Why they wait? Even drivers are human and they deserve second chances.A pit pass penalty can be fix in race,but after race there is nothing to do for that '20 secs penalty'.
  F1 is a sport we want to see drivers doing their job on circuit;Racing,isn't it? or It's just a become sport of waiting the decision making after a race is over?
  Also that '20 secs penalty' isn't so fair while pit loss is 15-16 secs in Canada ır 22-23 secs in Abu Dhabi.
  Isn't too harsh for some situations while some drivers can break the rules over and over again and ruining other driver's races with stupid mistakes? or they seem like they don't even care the start lights anymore? Just 5 place penalty enough for Maldonado's early start?
  I Don't know about FIA's favoring but Belgium GP must be a wake up call or something for them !

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Fames of Silverstone


British GP Hosted Fames at Silverstone which is one of the classical circuit of the calendar.We saw both famous people at circuit and re-newed circuit buildings.

  Building and pit are modern but still pits are lower than grandstand also far from it.That's not good for fans.Hope other circuits does not take this as model for their circuits.Maingrandstands are the most expensive ones at almost every circıit so it's silly to make pits away from fans while trying make F1 more fan-friendly sport.
  Enough talking about circuit,lets hear about what happened at Gossip side of F1!

 Unlucky driver of Valencia Grosjean got married with his girl friend Marion Jolles who is F1 hoster at French Channel.Wedding was in France,with the withness of couble's family and friends.New-married couple went to Megeve for honeymoon for 2 days.
 'Goodwood Festival of Speed' held at England after a week than European GP.Some current F1 Drivers like;Button,Webber and Vettel attened also some old F1 drivers like Heidfeld was also there.Event had so much attention from British fans.
 RBR also was at Nurburgring at that weekend with their reserve driver Buemi for Show Run.Popular guy of Events RBR also went to Pepe Jean's shop in Berlin with their Double World Champion.
 Also team launched their RB8 with 25.000 fan photos on it which is charity event for 'Wings for Life.2 photos of mine were also on both RB8.
The Saddest news before GP was Marussia F1 Team's woman reserve driver Villota's accident.Most of the drivers had her star on their helmets at Silverstone.
 Biggest party of week was happened F1 Charity Party which held on with particapation of Tamara Ecclestone.My favorite of party was Harry Potter's Ron.
 Rupert Grint visits almost every year Silverstone's Paddock,as he did not miss it this year too.We've seen names like Jude Law,Hugh Grant and James Blunt at all weekend..
Another Hollywood visiter was the sponsor Lotus Team;'Batman Dark Knight Rises'.Even Though batmobile looks great on circuit,E20 is still looking better to me,What do you think?
Great applause of the weekened goes for British fans.Even rain,cold and traffic jam did not stop them.They showed again F1 passion can not breakdown.
There was another question on sunday beside Who's gonna win GP ,Who will be the champion of Wimbledon?
Sebastian Vettel also was looking the answer of this question.After the race ended the asked about the game and thank to this we learned he is supporting Federer.
 Sebastian Vettel’de turnuvaya kayıtsız kalamayanlardandı. Yarış bittiği gibi maçın durumunu soran pilotun Federer’i desteklediği öğrenildi.
I will talk about little Mclaren who started season great but cant bring the rest of it,for last.It looks like this situation brought Button and Hamilton to edge.
Button's rought talk about the car and Hamilton get into nightlife.While Ron Dennis was at pit at Silverstone,maybe he should help the team about that.
 Next GP is again a classic GP and also home of lots of drivers.Let's see if Ferrari and Red Bull will be on step ahead or season will give us new suprise?
 Best to wait and see,See you at next race.

Silverstone’da Yıldızlar Geçidi


Takvimin klasik yarışlarından olan Britanya Grand Prix'si haftasında Silverstone pisti ünlü akınına uğradı. Hem biz hem pisttekiler ünlüleri ekranlarda görmenin yanında; pistin yenilenmiş mekanlarını da görmüş olduk.
Açıkçası bina ve podyum modern olsa da pitlerin ana tribüne göre alçak ve uzak olması fanlar için hiç hoş olmamış. Umarım bu pit modelini diğer pistler örnek almaz. F1 seyircilere daha fazla yaklaşmalı derken pitleri, üstelik en çok parayı ödeyip ana tribüne gelen seyircilerden uzaklaştırmak bence uygun olmamış.
Gelelim yarış haftası öncesinde ve sırasında F1'in magazin aleminde neler yaşandı!
Valencia’nın şansız pilotlarından Grosjean bir Fransız F1 kanalında sunucu olan sevgilisi Marion Jolles ile dünya evine girdi. Fransa’da aileleri ve yakın arkadaşları eşliğinde evlenen çift, düğün sonrası Megeve’de 2 günlük balayına çıktı.
Avrupa GP’sinden bir hafta sonra ise İngiltere’de ‘Goodwood Festival of Speed’ gerçekleşti. Button, Webber, Vettel gibi pilotların yanında bu sezon F1 de olmayan Heidfeld’in de katılığı festival, GP gibi İngilizlerden fazlaca ilgi gördü.
RBR ayrıca aynı haftasonu test pilotları Buemi ile Nurburgring pistinde bir ‘Show Run’ düzenledi. Durdurak bilmeyen RBR ayrıca çifte dünya şampiyonu pilotu ile Britanya GP’si öncesi Berlin’de sponsorları Pepe Jeans ile birlikteydi.
Ayrıca takım yarış hafta sonu ‘Wings for Life’ vakfına yardım amaçlı olarak 2 RB8’ini de 25.000 fanının - ki içlerinde iki resimde benden olmak üzere - resimleri aracın üstündeyken yarıştı.
GP öncesi en üzücü haber ise Marussia F1 takımının bayan test pilotu Villota’nın geçirdiği korkunç kazaydı. Pilotların çoğu Silverstone’da kasklarına bayan pilotun yıldızını yerleştirdi.
Haftanın en büyük partisi ise Tamara Ecclestone’un katıldığı F1 yardım partisiydi. Partide bir çok İngiliz şarkıcı ve ünlü simaları gördük. Benim en çok gözüme çarpan Harry Potter’ın Ron’uydu.
Kendisini nerdeyse her sene Silverstone’un padokunda olan Rupert Grint (Ron) bu senede yarışı kaçırmadı. Hafta sonu boyunca ise Jude Law, Hugh Grant ve James Blunt gibi ünlüleri pit de görmeye devam ettik.
Hollywood’dan gelen bir başka ziyaretcimiz ise Lotus takımına hafta sonu için sponsor olan ‘Batman Dark Knight Rises’ filmiydi. Batmobil piste ne kadar yakışsa da E20 bana hala daha güzel gözüküyordu, siz ne dersiniz?
Hafta sonu en çok alkışı hak edenler ise İngiliz seyircisiydi. Yağmur, soğuk ve trafik gibi sorunlara rağmen pisti dolduran seyirciler bir kez daha F1 tutkusunun hiç bir şekilde engellenemeyeceğini gösterdi.
GP’yi kim kazanacak sorusunun yanında birde Wimbledon şampiyonu kim olacak sorusu vardı.
Sebastian Vettel’de turnuvaya kayıtsız kalamayanlardandı. Yarış bittiği gibi maçın durumunu soran pilotun Federer’i desteklediği öğrenildi.
Son olarak sezona en iyi araçla başlayıp bu çıkışı devam ettiremeyen Mclaren’e değinmek istiyorum. Bu durum pilotları Button ve Hamilton’ı da bıktırmış gibi görünüyor.
Button aracın performansı ile ilgili çok sert açıklamalar yaparken, Hamilton kendini gece hayatına vermiş gibi gözüküyor. Yarışta pit de hazır buluna Ron Dennis belki de bu duruma bir el atmalı.
Önümüzde yine klasik bir GP olan ve pilotların büyük kısmının evi olan Almanya GP’si var. Bakalım Ferrari ve Red Bull  yine bir adım önde mi olacak yoksa sezon bize yeni bir süpriz mi sunacak?
En iyisi bekleyin görelim, bir sonraki yarışta görüşmek üzere.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Valencia: Deniz, Güneş, Kum


'Monaco özentisi', 'Takvimin en sıkıcı pisti', 'İspanya'da niye 2 yarış var?' dedik durduk. Kısaca Valencia takvime girdiği 2008'den beri her zaman eleştirildi. Özellikle İstanbul Park’ın da çıkmasıyla beraber bizim için Valencia daha da çok fazlalık olarak görülmeye başlandı.

Fakat geçtiğimiz Pazar günü yapılan yarışla Valencia bu yorumların çoğunu al aşağı etti ve sezonun en iyi yarışlarından birine sahne oldu.
Pistin Marina’da olması, denizde bulunan yatlar ve haftasonu boyunca objektiflere takılan bikinili kızlar Valencia organizatörlerinin bir Monaco havası oluşturmaya çalıştırdığını düşünüyorum.
Tabi isterse takvimin en iyi geçen yarışı bile olsa Valencia’nın hatta hiçbir pistin bir Monte Carlo olamayacağı kanaatindeyim ancak Valencia pistinin, yarışa gelenler için sunduğu en büyük avantaj güzel sahil şeridi olduğu kesin.
Bu sahillerden faydalanan en tanıdık isim ise haftasonun kahramanı, çifte dünya şampiyonu Fernando Alonso oldu. Son zamanlarda Twitterdan ayrılmayan pilot, yine twitterda ki takipçilerinden aldığı tavsiyeler ile Valencia’daki ekstra zamanını sahilde geçirdi.
Hafta sonundaki inanılmaz performansını göz önüne alırsak deniz, güneş ve kum ispanyol pilota yaramış gibi gözüküyor. Yerel kahraman zaferini de yine aynı şekilde sahilde kutlamayı tercih etti ama bu sefer yeğenine sahilde kumdan kaleler yaparak yani kendi deyimiyle bakıcılık yaparak kutladı. Alonso’nun bundan sonra ki durağı ise, bu sezon çoğu zaman olduğu gibi İtalya Marenello’daki Ferrari kampı olacak. Ferrari’yi tek başına sırtlayan pilotun sırrı acaba fabrikada geçirdiği zaman olabilir mi? Ne Dersiniz?
Hafta sonunun şansız isimlerinden Lewis Hamilton ise bu sefer yalnızdı. Sevgilisi Nicole Scherzinger yarışa gelmek yerine Las Vegas’da doğum gününü kutlamayı tercih etti. Son dedikodulara göre çiftin Ağustos ayında Hamilton’un Hertfordshire’daki 12 milyon poundluk evine taşınacakları söyleniyor. Belki de bu ev şampiyon pilottan Nicole’e doğum günü hediyesidir.
Pazar gününün diğer şansız ismi Sebastian Vettel ise yine objektiflerden uzakta durdu. Kendisi belki de İsviçre’deki evinde fanların resmi ile kaplı olacak Abbey’i ile Silverstone’da yarışmayı bekliyordur, belki de kameralardan uzakta Valencia’yı unutmak için kısa bir tatildedir.
Genelde birinciliğe bile sevinmeyen Raikkonen ise ikinciliğinin ardından kendini Ibiza’ya attığı görüldü. ’Iceman’ adlı yatında arkadaşları ile vakit geçiren pilotun yanında yine eşinin olmaması ise dikkatlerden kaçmadı.
Son olarak Paddock’da ki en büyük sürpriz ise İspanyol Vogue’dan geldi. Model Maryna Linchuk’un Red Bull Racing, Williams ve Caterham pitlerinde yaptığı çekimler takımların pit ekiplerini oldukça eğlendirmiş 
gibi görünüyordu.


http://www.turkiyef1.com/kose/673/31/3/pinar-han/valencia-deniz-gunes-kum




14 Haziran 2012 Perşembe

3 yarış, 3 özel şehir...


3 yarış, 3 özel şehir...

Yaz sıcaklarının arttığı son haftalarda takvimin 3 önemli yarışını geride bıraktık. İspanya Avrupa'daki ilk yarış olması, Monaco için bir şey söylemeye gerek yok ve Amerika kıtasındaki ilk yarış Kanada Grand Prix'si göz açıp kapayıncaya kadar geride kaldı bile.

İspanya sıcakları ile pilotları bir tatil havasına, Monaco ise 7/24 süren partileri ile eğlenceye davet ederken, Kanada pilotları sanki tekrardan disipline sokar gibiydi.
Bu 3 grand prix süresince bazı pilotlar tatile çıkarken bazıları ise partilerde boy gösterdi. Şampiyona bu kadar kızgınken hangi pilotun sezon sırasında yaptığı etkinlikler O’nu daha çok motive edecek göreceğiz :)
Bazı pilotlar İspanya’da ki sezonun ilk Avrupa yarışına sevgilileri ile hazırlandı diyebiliriz. Hamilton sevgilisi Nicole Scherzinger’le görüntülenirken, Rosberg ve sevgilisi (Vivian Sibold) ve de Kimi Raikkonen ile gizemli bir bayan ile aynı beldede gözüktü.
Sezon öncesi eşi ve evililiği hakkında bir Fin gazetesine açıklamalar yapan Raikkonen’nin eşi Jenni Dahlman dışında bir bayanla gözükmeside dedikoduları alevledi.
Hulkenberg gibi bazı pilotlar ise kendini Monaco’nun parti atmosferine bıraktı. Biraz da alkolün etkisiyle Hulkenberg takım patronu Vijay Mallya’nın partisinde çok eğleniyor gibiydi.
Alonso partiye hiç ara vermeyen pilotlardan. Özellikle eski eşi Raquel del Rosario’dan ayrıldıktan sonra çifte şampiyonu daha fazla partilerde görmeye başladık. Neredeyse her GP sonrası ayrı bir partide ayrı bir bayanla resimi çıkmaya başlayınca Alonso’nun menajeri Luis Garcia çok parlak bir fikirler ortaya çıktı.
Twitter’dan  #AmigasAlo hastağı ile bayan fanların Alonso ile olan resimlerini atmasını istedi. Bu resimleride Alonso’nun Facebook sayfasında Amigas Alo albümü adı altında paylaştı. ’Alonso’nun Arkadaşları’ anlamına gelen bu albüm sayesinde hem pilotun fanları mutlu oldu, hem de Alonso’nun yanında ki her bayan O’nun sevgilisi değil mesajını vermiş oldu.
Red Bull pilotları ise daha çok bu dönemi tanıtımlarda geçirdi. Bu sezon RBR’nin Show Run’lara ağırlık vermesiyle nerdeyse her GP arasında takım bir gösteri sürüşü yapmaya başladı. Bu da tabi RBR yada kardeş takım Torro Rosso’dan bir pilotun bu gösterilerde direksyon başına geçmesi anlamına geliyor.
Gerçi hiçbir pilotun F1 aracında olmaktan rahatsızlık duyacağını sanmıyorum. İspanya ve Monaco’da Paddock’da kendi Motorhome’unda kalmayı tercih eden Vettel Kanada GP sonrası yoğun bir döneme girdi. GP sonrası hemen Amerika’ya geçip Amerika GP’nin tanıtımlarına katılıp New Jersey pistini ilk deneyen pilot oldu tabi bunun yanında David Letterman’ın Late Night Show’unda da boy göstermeyi unutmadı.
Şu an ilk 3’de olan 3 pilotta GP aralarını farklı değerlendirdiğini düşünürsek hangi yöntemin daha yararlı olduğunu sezon sonunda anlayacağız.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Dream to Idea,Idea to Reality -Barcelona

Every F1 fan would love to attend a GP,i could have this chance for a 6 times in İstanbul Park.But since it's my home Grand Prix,i also always wanted to visit another GP in these years.So i've been searching races that i can attend since 2008.I've been to lots of Tour agencies and official websites of circuits.Try to find a best possible way to go another GP but Turkish GP.When it came to time that i learned there will be no Turkish GP in 2012,i was sure that must go to some GP.Because i did know that i can not handle a year without a engine sound. 

So then we thought about going Tests in Catalunya to see the cars first.But they are just 'tests' nothing closer to a GP weekened.Going a 'Spanish GP' idea poped up into my mind at those days.Just after season ends in November,resarvations were done.Hardest but the most excited waiting of my life has begun at that time. 

Just after a one year than last day of Turkish GP,we landed to Barcelona.That moment my dream became true.

6 days in Barcelona were perfect from the very first moment we jump into the plane at İstanbul till we've got back to İstanbul.Obviously our motto for the weeken was 'We Are Coming From Turkey.'I used this card so much in Barcelona but better part was some drivers knew that we are coming from Turkey even if we did not say them.

As you can easily understand from the name of my blog,I just love İstanbul Park,it's like my second home.I've had such memories in there but Spanish GP 2012 beat them all .It's such a shame to say for me but i was more relaxed in Spain and everything was more easy going.Maybe it was because i just get used to being in GP and meeting drivers.I dont know excat reason but it was flawless in Barcelona.
 Only problem for me there was all those 'FC Barcelona Botigas',as a Madrid fan hard to handle with them but still i managed to find Madrid merchandises.

 People in Barcelona were amazingly kind to us.Whenever we lost or we need information,someone was there to help us.But fans werent so hardcore as i thought they would be.So it was kind shock for me.There were much more older fans than us in Catalunya.More likely spanish,german and british fans were there.Only some Alonso fans were so much fan and were real deal fans.
 Montmelo where the circuit sited is such a nice place.It's like a little F1 village.Even though we needed to all that way from Montmelo train station to circuit,it was fun to walk thourgh Montmelo.Also GrandStand is looking a bit old and small from photos but i enjoyed a lot to be there.It designed for fans in anyway,grid and pits are so close to Grandstand i mean at least it is much more closer than İstanbul Park. 

I had so much unforgetable memories in there.Also it was great to witness a driver to win his very first win.So Felicidades to Maldonado :) 

And also fingers crossed for all to have such GP like i had.

¡Adios!

Hayalden fikre, fikir'den gerçeğe - Barcelona


F1'i biraz seven herkes herhalde bir GP’ye katılmak ister. Kendi ülkemizde GP’ye gitme gururunu şimdilik kaybetsek de, kendi ülkemizde olmak, bayrağının dalgalandığını görmek özellikle bizim gibi pilotu olmayan bir ülke için en gurur verici anlardı.
Fakat herkesin de aklında, kenarda, köşede bir yurtdışında GP izlesem vardır. Tabi ki durum benim için de farklı değildi. 2008’den itibaren ise gidilebilecek GP’ler ve fiyatlarına bakmaya başladım. Gezmediğim tur şirketi, girmediğim pist sitesi kalmamıştır herhalde.
Türkiye GP’sinin 2012 takviminde olmadığını öğrendiğim anda ise, kesinlikle 2012’de bir GP’ye gitmem gerektiğini biliyordum. Canlı yarış izlemeden bir sezon geçiremezdim. Sonuçta 2006 yılından itibaren İstanbul Park’a her sene gitmiştim. Senede bir kere bile olsa canlı izleme şansım oluyordu.
Test sürüşlerine gitmeyi düşünürken birden - testler bir ‘alex değil’ - dedim ve hadi İspanya GP’sine gidelim fikri ortaya çıktı. Kasım ayında, sezon biter bitmez, rezarvasyonlarımız tamamdı. Bize sadece beklemek kalmıştı. Hayatımın en zor ama en heyecanlı bekleyişlerinden biriydi.
İstanbul Park’ı, GP’den sonra terk etmemizden tam 1 sene sonra Barcelona’ya varmıştık. Barcelona’ya ayak bastığımız an hayallerim gerçekleşmişti.
İstanbul’dan uçağa bindiğimiz andan tekrar İstanbul’a indiğimiz ana kadar her şey mükemmel geçmişti. İstanbul’da bile yakalayamadığımız insanlarla orada tanıştım. Tabi ki haftanın mottosu ‘Türkiye’den geliyoruz.’du.
Görüp de bunu söylemediğim bir pilot veya takım çalışanı bile olmadı herhalde. Tabi işin güzel yani bazı pilotların daha biz söylemeden Türkiye’den geldiğimizi bilmesiydi.
Bildiğiniz üzere pistten yarış, TV’de olduğu gibi takip edilemiyor. O nedenle ben bu yazımda daha çok İstanbul Park ile Circuit de Catalunya arasında ki farkları size aktarmaya çalışacağım.
Pistimize aşık bir insanım ve orası benim 2. evim gibi. Fakat Katalanlar bu GP işini kesinlikle çözmüş. İstanbul Park pist olarak da tesis olarak da çok daha güzel bir mekan olmasına rağmen, biz ne olan fanlara yeterli değeri gösterebildik ne de yeni fanlar üretebildik.
Bunun için kimseyi suçlamıyorum. Spor kültürü futboldan ibaret bir ülke olduğumuz düşünülürse bu çok normaldi. Barcelona’da geçirdiğim 6 gün içinde 5 günde piste gittim. Pistin tek eksiği ulaşımdı, o da tam anlamıyla bir  eksik bile değildi. Bizim İETT’nin düzenlediği özel İstanbul Park turlarının değeri burada kesinlikle bilinmiyor.
Otelimizin bulunduğu bölgeden piste gitmek için, önce otobüse daha sonra trene binmemize rağmen, piste ulaşamıyorduk. Birde üstüne yarım saatlik bir yol yürüyorduk. Gerçi çok da zorlandık diyemem, yolu bir kere öğrenince gözünüzde çok büyümüyor ama yine de İstanbul’da ki tek otobüs rahatlığı yoktu.
Ancak özel turlarla tek otobüsle gidebiliyordunuz, onlar için de rezarvasyon yapılması gerekiyordu. İstanbul’daki onca kolaylığa rağmen  Türkiye GP zamanı insanlarımızın pist çok uzak gibi şikayetleri oradayken daha da komik geldi açıkçası.
İspanyollara değinirsem, gerçi biz tabi Katalan bölgesindeydik ama pistte bolca İspanyolda vardı. Müthiş kibar ve yardımsever insanlar. Hiçbir aceleleri yok. Birinden yardım isteyince, yol sorunca siz işinizi halledene kadar sizi yalnız bırakmıyorlar. Size çözüm bulamayınca, yardımcı olamayınca kendilerini suçlu hissediyorlar resmen.
Ayrıca pistte de baya ilgi çektik. İspanyol, Fransız sananlar olsa da Türk olduğumuzu öğrenince herkes GP’imize üzüldüğünü söyledi.
 İnsan olarak çok iyi olsalar da F1 taraftarı olarak, çok beklentilerimin altına bir kitle vardı. Tabi Alonso’nun tribüne yakın olsak işler farklı olabilirdi belki. Çünkü pitlane’de gördüğümüz Alonso’cu kitle oldukça eğlenceliydi. Fakat onların dışında belli bir yaş ortalamasının üstündeydi fanlar. Ailesini alan yarışa gelmişti.
Avrupa’da F1 kesinlikle bir kültür ama yine de yaş ortalamasına bakarsak Bernie’nin niye Asya’ya açılmaya çalıştığını anlamak zor değil. Avrupa’nın ilk yarışı olmasıda Alman ve İngiliz taraftar sayısını epeyce arttırmıştı. Tabi birde Türkiye GP’si olmayınca İspanya’ya gelen çok Rus fan vardı. Hatta bazıları Türkiye GP’sinden kalan şapkalar takmıştı.
Hamilton’a daha önce testlerde yapılan ırkçılığın ise sadece küçük bir grup tarafından yapılan terbiyesizlik olduğuna emin oldum. Hamilton polü aldığı anda bütün ana tribün ayakta alkışlıyordu. Hatta nerdeyse Alonso’ya daha kötü davranılıyor bile diyebilirim. Pilotların geçişinde Katalan Pedro’nun Alonso’dan çok daha fazla alkış almasını buna örnek gösterebilirim. Bunlar tabi çok büyütülecek olaylar değil sonuçta önemli olan Maldonado kazandığı zaman bütün  pistin ayakta alkışlamasıydı.
Beni en çok üzen olay ise İspanya’da kendi ülkemden çok daha rahat hareket etmemdi. Orada güvenlik vardı ama ne imza gününde ne giriş çıkışlarda, itip kakılma oldu nede bir saygısızlık.
Pistin olduğu bölge Montmelo tamamen F1 taraftarları için biçilmiş kaftandı. Piste gitmek için yürüdüğünüz yolda bile takımların resmi ürünlerinin satıldığı standlar, F1 reklamları vardı. Resmen F1 köyü olmuştu orası. Pist yemyeşildi, hava sıcak olsa bile, ağaçlık alanların oraya konulan masalarla fanlara kolaylık sağlanmıştı.
  Tabi her tribünün arkasında olan satış alanları da çok hoştu. Hem ana satış alanı çok kalabalık olmuyordu hem de diğer tribünlerin antreman aralarını yolda geçirmelerine gerek kalmıyordu. Birde benim en çok sevdiğim kısım pistede ki resmi ‘Circuit de Catalunya’ ürünlerinin satıldığı stantdı. Açıkçası hep İstanbul Park’da böyle bir yer olmasını isterdim. İstanbul Park’ı bir marka gibi ele alamadığımız burdan da belli oluyor.
  Ana tribün ise beklentilerimin çok üstünde çıktı. Resimlerden çok küçük gözükse de çok rahattı. Griddin darlığı ve tribünün piste yakınlığı ise pitleri çok daha rahat görmemizi sağlıyordu. Yanlız paddock binaları bizim kadar ihtişamlı gözükmüyordu, bu bir gerçek.
 Diğer GP’leri görmedim ama İspanya GP’si bir F1’ci cenneti, hem de sanıldığının aksine sırf Alonso’cular için değil her fan için.
 Tabi birde bunların üzerine bir pilotun ilk zaferini canlı izlemek ve pistteki bir avuç Maldonado fanının heyecanını görmek mükemmeldi. Umarım yurtdışında böyle bir GP geçirmek herkese nasip olur.
¡Adios!




24 Nisan 2012 Salı

2012’den Sıkıcı Yarışlara Boykot



Bahreyn’de GP olur mu derken Sakhir pisti bal gibi de olur dedi resmen. Çölde GP mi olur dedirten belki de takvimin en sıkıcı GP’lerinden biri olan Bahreyn GP’si bile bize güzel bir yarış haftasonu izletti. Açıkçası merak etmeye başladım bu sezon sıkıcı bir yarış görecekmiyiz?
Tabi olaylar arasında oraya gitmek ne kadar etikti tartışılır. Fakat  geçen sene GP’si olmamasına rağmen parası ödeyen Bahreyn yönetiminin bu GP’yi istediği kesin. Konu hakkında en güzel yorumları bana göre Ross Brawn yaptı.
Basında yapılan yorumlar F1’e leke sürmekten başka bir şey değildi. Türkiye GP zamanı bile nerdeyse F1 haberi yapmayan Türk TV kanallarımız ‘Bahreyn’de F1 protestosu’ tarzından başlıkla, GP sırasında ki olayları ekranlarına taşıdı.
2 senedir orada olayların olduğunu biz F1 fanları biliyoruz, basının oraya sadece F1 zamanı dikkat çekmesini ise sadece trajikomik buluyorum. Tabi ki insan hayatı herşeyden önce gelir ama sanki ülkede ki ayaklanmalar F1 yüzünden çıkmış gibi göstermek komik.
En önemlisi Force India’nın 2 mekanikerinin başına gelen talihsiz olay dışında kimseye zarar gelmemiş olması. İşin ilginç yanı Force India mekanikerlerin başına gelenlerden sonra takımın 2. Antremanlardan çekilme kararı alması ve Bay E’nin emriyle FOM’un Cumartesi yapılan yayınlarda Force India’yı bir kere bile göstermemiş olmasıydı.
Eccelostone’un bu tavrı diktatörce gelsede ‘F1 United’ diyerek yola çıkılan bir GP’de Force India’nın bu tavrı hoş değildi. Gerçi antremanı kaçırmak ve bir gün boyunca sponsorların milyonlar ödeyip sponsorluk aldıkları araçlarının ekranlarda olmaması yeterli bir ceza olmuştur takım için.

Gelelim pist üzerinde yaşananlara…
2010 belli pilotlar arasında geçip Vettel’in olmuştu, 2011 ise Vettel’in dominant olduğu bir sezondu. Fakat geçen sezonlar ne kadar heyecan verici olsa da özellikle 2011’de tekrar tekrar Vettel’in ‘bir numara’lı parmağını görmekten çoğu fan çok sıkılmıştı.
O nedenle bu sezon sanırım hepimize çok iyi geldi. Ne sıralamalardan emin olabiliyoruz, ne de yarıştan. Nerdeyse sıralamalarda şu kişi garanti Q3’e kalır bile diyemiyoruz artık. Yarışlarda ise şu ana kadar podyumun tepesine hep farklı isimleri gördük. Bu sezonda izleyicileri çekmezse hangi sezon çeker bilmiyorum.
6 şampiyonun gridde olması sanırım yeterince işe yaradı. Araçların birbirine bu kadar yakın olması, Pirelli’nin ürettiği lastikler sezonu bu hale getiren diğer etkenler.
Sezonun dördüncü kazanan ismi olan Vettel, Abbey adını taktiği RB8 ile aldığı galibiyet sonrası biraz soluk almıştır. Antremanlarda da ilk sıralardan düşmeyen RBR bu sefer iyi olacağının sinyallerini vermişti.
Lotus’da her ne kadar sıralamalarda Raikkonen fanlarını kızdırsa da Twitter’da ‘Where is my Podium’ diyerek aradıkları podyuma ulaştılar, hemde 2 pilotlarıyla birlikte.
Raikkonen’in geçişlerini izlemek gerçek bir zevkti. Resmen pistte ki diğer pilotlara ‘nasıl geçiş yapılır’ dersi verdi. Bu ders Vettel’in arkasına gelene kadar sürdü tabi, 2 pilot da kazanmayı bu kadar isterken ikisinin ard arda gitmesini izlemek büyük zevkti.
Belki de Lotus Raikkonen’i Vettel’den bir tur sonra pite alsa ya da Raikkonen daha iyi bir atak denemesi yapsaydı Finli pilotu podyumun tepesinde görecektik.
Haftasonunun asıl bombası bana göre Mclaren’in pitleriydi. Bir türlü istedikleri mükemmel sezona ulaşamamış olmaları Mclaren’i gittikçe yıpratmaya başladı. Bu haftasonu en hızlı olmasalarda pitte kaybedilen zamanlar olmasa yarışı çok daha iyi bir yerde bitirirlerdi. Birkez daha gördük ki Button ilk yarışı kazandığı Avusturalya’da radyodan zaferini ‘hoş geldin 2009’ diyerek kutlarken kesinlikle çok  erken konuştu.
Geçen yarışın galibi Rosberg’in ise ceza almaması ise asıl şaşırdığım konu oldu. Hem Hamilton’a hem Alonso’ya oldukça sert savunmalar yaptı. Alonso’yu geçerken O’nu pist dışına kadar iten Rosberg’in bundan ceza almadan sıyrılması hoş olmadı.
Pist üzerinde pozisyon savaşları görmek güzel, hepimiz bunu istiyoruz ama bunu yaparken diğerine olan saygıyı korumak lazım. Alonso’nun da dediği gibi ‘her zaman biraz boşluk’ bırakmak lazım.

Son olarak farklı bir konuya değinmek istiyorum. O da Massa’nin yarış mühendisi Rob Smedley. Bilmiyorum sıralamalarda dikkatinizi çekti mi  ama Q2’de bir an Massa, Alonso’nun üstündeydi ve bu sırada kameralar Rob Smedley’i çekti. Bu esnada Smedley eliyle yumruk yapıp gülüyordu. Üstüne Pazar günü yarış öncesi Domenicali’nin ortaya çıkan açıklamaları da Ferrari’de işlerin sırf pist üstünde değil, pitte de yürümediğini gösterdi. Bir takım patronundan takımındaki bir pilotu överken diğerini bu kadar kötülemesi hiç normal değil. Evet Massa çok iyi yarışlar çıkarmıyor, Alonso’nun oldukça gerisinde kalıyor fakat bunların hiç biri Domenicali’nin açıklamalarını haklı çıkarmıyor.
Sonuçta Onlar bir takım ve bazı konuşmalar basın önünde değil kendi aralarında yapılmalı. Ferrari  gerçek anlamda takım olmayı öğrenmezse istedikleri başarıya ulaşmaları zor.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Rosberg’in Zafer Özlemi Sonunda Bitti



Ne sezon ama… 2005’den beri takip ettiğim F1’de ne böyle yakın bir sezon ne böyle yakın bir yarış hatırlıyorum.Pist üzerinde ciddi geçişler görmesekde,işler bu sefer pitde kızıştı.
Aslında Cumartesi günkü sıralamalarda 2 lastik hamuru arasında ki fark bu durumun habercisi gibiydi.Yarışta birde pit sayısı ve pite giriş turları üzerine eklenince,takımların pit stratejileri ve pitde ki performansları önemini daha artırdı.
İlk olarak haftasonun yıldızı ve mutlu pilotu Rosberg’e değinmek istiyorum.Rosberg yıllardır dört gözle beklediği zafere sonunda ulaştı.Senelerdir zafer kazanamasada F1’e sıkıca tutunan Rosberg’in ilk zaferine bizde böylece tanıklık ettik.Kimi tutarsanız tutun bir pilotun ilk zaferini izlemek her zaman güzeldir.Mercedes’in sıralamalarda ki performansına alışmıştık fakat lastik kullanımında yaşadıkları problemler yüzünden podyuma bile zor gözle bakılıyordu ama Alman pilot ilk polünden aldığı temiz start ve yarışı ustaca önde götürerek bu tahminleri haksız çıkarıp ilk zaferini Shanghai pistinde ulaştı.Mercedes bir de Schumi’nin yarışına mal olan hatayı pitte yapmasaydı, belki de takım için çok daha iyi bir haftasonu olacaktı.
Startdan itibaren Rosberg dışında kimse kopup gidemedi bu da yarışı bazı anlarda çok heyecanlı bazı anlarda ise sıkıcı yaptı. Eğer araçların aynalarında havlu olsaydı düğün alayı denilebilecek konvoylar oluştu pist üzerinde.Geçen sezonun aksine araçların birbirine bu kadar yakın olmasıda karşımıza hala sezonu alıp götürecek aracı çıkarmadı.
Mclaren ne kadar istikrarlı performansı ile şu an şampiyona da üst sıralarda olsada, tam anlamıyla istedikleri pozisyonda değiller. Button yine akıllıca yarışarak podyumun 2. basamağına çıktı. Belki de pitstop da yapılan hata olmasa Rosberg’i zorlayabilirdi. Hamilton içinse kilit kelime istikrar olmalı. Sezon başından beri söylediği istikrarlı olmalıyız lafına uygun yarışlar çıkarıyor. 3 yarışı da podyumda noktaladı ve bu onu şampiyonada lider duruma getirdi. Tabi ki de yarış kazanmak her zaman için önemlidir ama eğer Avrupa’da takımlar arasındaki farklar açılmazsa bu sezonun kazananı kesinlikle istikrarlı olan takım olacak.
Red Bull Racing ise hala istedikleri noktandan çok çok uzak.Özellikle Vettel’in sıralamalarda Q3’e bile kalamaması durumun ciddiyetini iyice ortaya koydu.Fakat Vettel’i bundan daha çok yaralayan egzos sisteminin değişmesiyle Webber’in eski performansına kavuşup Alman şampiyondan daha iyi pozisyonlarda yarışı bitirmesi.RB8’in tek tur performansı ve düzlüklerde yavaş kalmasına çözüm bulamazlarsa RBR’in başına daha çok ağrıyacak gibi.
Ferrari’ye gelirsek durum yine aynı tas aynı hamam.Todt’un takımdan ayrılmasından beri bir türlü altından kalkamadıkları pit stratejileri Ferrari’yi yine yaraladı.Massa’nın hala puan alamaması ve Alonso’nun takımı tek başına sırtlaması Ferrari’nin sorunlarının üstüne tuz-biber oluyor.Alonso’nun yarış sonrası yaptığı ‘İlk 2 yarıştan ziyade bugün bizim gerçek performansımızı gösteriyor’ demesi de herşeyi daha iyi açıklıyor.Alonso’nun pist dışına taştığı anlar oldu.Bu da aslında Alonso’nun sırf rakipleri ile değil aracıylda savaştığını gösterdi
Gelelim griddin şansısız ekibi Lotus’a.Raikkonen’ın zaten şansız olduğunu bilmeyen yok ama Lotus’da bu konuda Raikkonen’den iyi durumda değil.Hala o istedikleri yarışa kavuşamadılar.Yarış öncesi Raikkonen’in podyumu hatta belki zaferinden bahsedilirken,Vettel’in oynadığı 2 pitstop kumarını oynayan Raikkonen’in lastıklerinin
dayanmamasıyla yine yarışı istediği yerde bitiremedi.Fakat yarış sonrası yaptığı klasik ‘iceman’ açıklamaları ile sakinliğini korudu.
Değinmek istediğim son şey ise; 2 takımın performansı Force India ve Williams,Force India herkesin bu kadar yakın olduğu sezonda gerilerde kalarak hayal kırıklığı yaratırken,Williams ise belkide son yıllarda ki en iyi sezonu geçiriyor.Hala istedikleri noktada olmasalarda 2 pilotlarının da puan alması onları daha da umutlandırmıştır.

http://www.turkiyef1.com/kose/658/31/3/pinar-han/-rosberg-in-zafer-ozlemi-sonunda-bitti- Son olarak ise önümüzde ki tartışmalı Bahreyn GP’sine değinmek istiyorum.Eminim ki gereken önlemler alınacaktır ve umarım normal bir GP haftasonunda yine güzel bir yarış izleyeceğiz.